Rüzgar, soğuk, dalgalar... Metin Erksan, Sevmek Zamanı... Bir film gibi her
şey, bütün yaşananlar... O vakit anlamıyorum, neden öyle bakıyor? Gülüyor
sanıyorum. Gülüyor. Kimsenin gözleri öyle gülmedi bana. Bu damlalar da neyin
nesi? Rüzgârdan mı, kıyılara vuran dalgalardan mı? Damlalarda tuz da var...
Dünyanın en tatlı tuzu... Dudaklarına kadar akar usul usul, o bildiğimiz tatla,
ayrılığın tadıyla... İstanbul’da bir denizin yaşadığını unutuyorum bazen. Mavi
yeşil menevişler var ela gözlerinde... Çok İstanbul bakıyor.
Ürüne ait yorum bulunmamaktadır.
Uzun yıllar; okumuyoruz, Japonlar şöyle okurlar, Almanlar böyle okurlar derken -çevremden gördüğüm- artık Türkler de daha çok okumaya başladılar. Okuma ile yazmada birbirlerini destekleyen süreçler. Okuyucularım da ister ilkokulda ister üniversitede olsun, lütfen hatıra/günlük yazarak bile olsa yazsınlar. Nice yetenekler, çok küçük mazeretler ve ihmaller ile yitip gidiyorlar. Ben, başarının yalnızca miras ile olmadığına, en büyük ihtiyacın verimli çalışkanlık olduğuna hem kendi hayatımda hem de şahit olduğum başarılı insanların hayatlarında tanık oldum.
Şu gök kubbede bir hoş seda bırakmak niyetiyle yazdığım bu kitabı; elinizde, evinizde, kütüphanenizde görmek beni çok sevindireceği gibi okumanız ve geri dönüş yapmanız da bahtiyar edecektir. Sizin için yazdım efendim, buyurunuz afiyetle okuyunuz...
Geçmiş pencere önlerinde her daim sulanan bir çiçektir. Kurumasın diye gözünün içi gibi bakar insan. An gelir kokusunu duyar, kendinden geçer.
An gelir güzelliğine kapılır,
Derin deryalara, büyülü hülyalara dalar.
Yokluğun yolcusu insan yok sayamaz yaşanmışlıkları.
Yürürken geleceğe adım adım,
Ardında kalanları da sular çiçek gibi.
Sular ki, solmasın mazinin o güzel bahçesi.
Ve yeşersin yeniden sevinçleri, özlemleri…