Anadolu, sahip olduğu inanç çeşitliliği ve gelişmiş yönetim anlayışı ile insanlığın ortak medeniyetine büyük katkılar sunan kadim coğrafyalardan biri olmuştur. Dünya tarihinin bilinen ilk tapınaklarından, Homeros’un destanında anlatılan Truva’ya; Hititlerin yönetim merkezi Hattuşa’dan Roma’nın kült merkezlerinden olan Pergamon’a kadar birçok idari merkezi ve kutsal alanı barındıran bu toprakların sahip olduğu kültürel birikim insanlık tarihinin büyük bir kısmını oluşturmaktadır. Eskiçağ tarihi alanında ülkemizin önde gelen kıymetli akademisyenlerinin bölüm yazarlığı yaptığı bu kitapta, Çatalhöyük’teki inanç olgusunun nasıl şekillendiğini, Anadolu’nun inanç sistemleri üzerindeki Mezopotamya izlerini, Erken Tunç Çağı’ndaki ölü gömme geleneğinin oluşumunu, bulaşıcı hastalıkların dini inanca ansımasını, Hitit kaya anıtlarının siyasi otoriteye etkisini, tanrılar üzerine yemin etmenin tarihsel kökenlerini, Frig tanrısı Matar Kubeleya’nın ana tanrıça olma aşamalarını, Demir Çağı’ndaki ahiret inancını, Anadolu’da Iuppiter Dolichenus’un nasıl tapınım gördüğünü ve Roma İmparatoru Traianus’un nasıl tanrılaştığını okuyabileceksiniz.
ANADOLU’NUN ESKI ÇAGLARINDA INANÇ OLGUSU VE YÖNETİM ANLAYIŞI PHENOMENON OF BELIEF AND CONCEPT OF ADMINISTRATION IN THE ANCIENT AGES OF THE / GÜRKAN GÖKÇEK /ERCÜMENT YILDIRIM / OKAY PEKŞEN
Ürüne ait yorum bulunmamaktadır.
Kimlik, modern dönemlerde üzerinde en çok tartışılan kavramlardan biridir. Modern toplumlarda kendini gittikçe daha fazla göstermeye başlayan kimlik bağlamındaki sorun ve bunalımlar, konu üzerinde çalışmaların yoğunlaşmasına neden olmuştur.
Türkiye’de de kimlik çerçevesinde tartışmalar devam etmektedir. Bugün ortaya çıkan kimlik sorunlarını doğru anlayıp, çözüm önerileri üretebilmek için, konuya tarihsel bir perspektifte bakmak gerekmektedir.
Bu kitapta, Tanzimat döneminden başlanarak çok partili hayata geçene kadar ki dönemde Türk milli kimliğinin inşası irdelenmiştir. Osmanlı Devleti’nde uygulanan kimlik inşa stratejileri ile Tek Parti Dönemi Türkiye’sinde hayata geçirilen uygulamalar arasındaki devamlılık ve kopuş noktaları ele alınmıştır.
Tarih boyunca medeniyetlerin oluşumundaki en belirleyici faktör üretim biçimi olmuştur. Üretim biçiminin şekillendirdiği kültürel yapı ise toplumsal yaşayışın karakterini ortaya çıkarmıştır. Eskiçağ medeniyetleri arasında belirleyici bir konumda olan ve birçok teknolojik gelişmenin meydana geldiği Mezopotamya’nın üretim biçimi, sonraki tüm toplumlar için bir örnek teşkil etmiştir. Dünyanın geri kalanı, toplayıcı – avcı bir üretim biçimine sahipken Mezopotamya ahalisi tarımsal üretimi sistemli bir hale getirmiş ve bölgeler arası ticari ilişkilerin seyrinde ileri
safhalara ulaşmıştır. Bu gelişmişlikten dolayı dünyanın her yerinde tarıma ve hayvancılığa dayalı yaşama sahip olan toplumlar, Mezopotamya’da ortaya çıkan iktisadi ve zirai hayatı sistemleştirerek kendi bünyesine uyarlamıştır. Bu kitapta, alanda uzman akademisyenlerden, Mezopotamya’daki iktisadi ve zirai hayatın nasıl şekillendiğini görebileceksiniz.
Adapazarlı Edebiyatçı-Yazar Fahri Tuna Adapazarı Yazıları kitabında; Şehirleri şehir yapan bu aileler veya kişilerdir. Neredeyse, imarını, eğitimini, ekonomisini onlar belirlemişlerdir çoğu kez. demektedir. Peki, Adapazarı için bu kimse kimdir? İlk akla gelen kişi Kara Osman’dır. Peki, kimdir Kara Osman? Tam adıyla söylemek gerekirse: Kimdir Adapazarı Âyanı Kara Osman Ağa?
Adapazarlı tarihçi Profesör Atilla Çetin, Kara Osman Ağa’yı şöyle anlatıyor: Kara Osman Ağa, Adapazarlı bir yerli. Askerlikte ilerlemiş, zağarcıbaşılığa, bugünkü korgeneralliğe kadar yükselmiş, 6 ocaktan birisinin başkanı.
Bir vesile ile Adapazarı’na gönderilen Kara Osman bir konuşmasında Biz padişah katında tanınan adamız. diyor. Kara Osman bu bölgenin 1800’lerdeki en önemli şahsiyetidir. Adapazarı âyanıdır.
Âyanlar, padişahla halk arasında -ama halkın ittifakla seçtiği- bir yerel yöneticidir. Yasal bir yöneticidir Kara
Osman Ağa. Tarihe ve tarihî belgelere geçmiş bölgenin ilk ünlüsüdür. Akıllı, zeki, çok tedbirli, fettan (şeytan gibi, kurnaz, cevval) birisidir; belgeler böyle demektedir. Tedbirini almayı iyi bilir. Reaya (gayrimüslim tebaa) ile iyi ilişkiler içerisindedir. Zaman içinde ticaretle de zenginleşmiş, itibarı artmıştır.
Ustalara Saygı: Adapazarı Oto Sanatkârları Tarihi adlı bu eser, alanında belki ilk, mütevazı olmak gerekirse konuyla ilgili gerçekleştirilen nadir çalışmalardan birisidir. Bu çalışma, çoğunluğu sözlü anlatıma dayanan ve duayen ustaların vefatlarıyla birlikte ulaşılamayacak pek çok bilgiyi yok olup gitmekten kurtarmış ve ölümsüzleştirmiştir.
Eser iki ana bölümden oluşmaktadır: İlk bölümde ulaşım, motor, makine, otomobil ve sektör ile ilgili genel bilgiler verildikten sonra Türkiye’de otomobil dünyası ve gelişimi üzerinde durulmuş, akabinde Adapazarı merkezli gelişmeler ele alınarak
şehrin oto sanatkârları tarihine ışık tutulmaya çalışılmıştır. Bu bölümün ikinci kısmında, kitap için yapılan mülakatlardan geniş oranda istifade edilmiştir. Yine ilk bölümün kaynakları arasında arşiv belgeleri, dönemin gazete ve mecmuaları, Sakarya il yıllıkları, basılı ve basılı olmayan hatıra ve araştırma eserlerinden büyük oranda faydalanılmıştır.
Adapazarı Oto Sanatkârları Tarihi adlı bu eser alanında belki ilk, mütevazı olmak gerekirse konuyla ilgili gerçekleştirilen nadir çalışmalardan birisidir. Bu çalışma, çoğunluğu sözlü anlatıma dayanan ve duayen ustaların vefatlarıyla birlikte ulaşılamayacak pek çok bilgiyi yok olup gitmekten kurtarmış ve ölümsüzleştirmiştir. Eserimizin Türk Tarihi, Türkiye Cumhuriyeti tarihi ve Türk sanayi tarihi gibi konularda çalışma yapacak olanlara bir nebze kadar katkısı olacağı ümidiyle, keyifli okumalar dileriz.